Film, birlikte uzun bir yola çıkan Jake ve kız arkadaşına odaklanıyor. Jake’in gözden ırak bir çiftlikte yaşayan ailesiyle tanışmaya hazırlanan kadın bir yandan da ilişkilerini bitirmeyi düşünmektedir. Jake beklenmedik bir şekilde farklı bir yola sapınca kız arkadaşı zor durumda kalır ve ikili arasında somut bir gerginlik, psikolojik bir kırılganlık ve saf bir korku hissi oluşur.
Roman uyarlaması.Pandemi dönemi sonrası izlediğim en dikkat çekici film.Mutlaka izlenmeli. Aşağıda Ekşisözluk yazarı venera dan yaptğım alıntı var.
.öncelikle, sürekli arabada ve karanlıkta geçerek klostrofobimi azdırmış olan film. bir cam açın bir şey açın diye bitirdim filmi. ev ortamı da yeterince klostrofobikti. başlığa çok göz atamadım ama sanıyorum herkes zaten anlamış, lucy diye biri yok. jake'in hayal dünyasında oluyor her şey, gençliğini yaşayamadan aile yanında yaşlanan bir adamın yaşlılığında hademe olması ve "eğer gitseydim nasıl olurdu?" imajinasyonları üzerine sahneler izliyoruz, lucy'nin aklından geçen her şey jake'in aklindan geçiyor. bodrum katta armalı tişörtler ardarda yıkanıyor ve son sahnelerden birinde yaşlı jake'in r armalı üniformalar ile temizlik yaptığını görüyoruz.
hep ailesinin yanındaymış, son anlarına kadar. sonunda yalnız kalmış. hiç gidememiş. köklerinden hiç kopamamış. bu sebeple lucy, jake'in anne babasının her halini görüyor, gençlikten yaşlılığa. çünkü hademe ve yaşlı haliyle aslında, anılar jake'in aklında gidip geliyor. lucy, idealize edilmiş bir kız arkadaş.JESSIE BUCKLEY, JESSE PLEMONS, TONI COLLETTE, DAVID THEWLIS, GUY BOYD, ABBY QUINN, HADLEY ROBINSON, GUS BIRNEY başrollerde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder